21 Mayıs 2012 Pazartesi

OSMANLI KÜLTÜRÜMÜZ TESBİH...


ZAR KEHRİBAR




BAĞA(KABLUMBAĞA KABUĞU)




SİYAH SIKMA




MORS DİŞİ




GÜMÜŞ İŞLEMELİ KUKA




GÜMÜŞ İŞLEMELİ KUKA




LALE MOTİF İŞLEMELİ KUKA

                  


                                                            TESBİHİN TARİHÇESİ


İslam geleneği sandığımız tesbih aslında .... 

Boncuk, kemik, taş gibi küçük parçaların bir ipe dizilmesi insanlık tarihi kadar eskidir. İlk insanlar avladıkları avın parçalarını ip benzeri şeylere dizer, bir sonraki avda başarı getirmesi için üzerlerine takarlardı. Daha sonraları bu tip takılar kötülüklerden ve düşmanlardan koruması için savaşlarda da takılmaya başlandı. Bugün bile bazı taşların özel uğurlar getirdiklerine inananlar vardır. 

Boncukların dini amaçla ve duaları saymada kullanılmasına ilk olarak Hindistan'da, Hindu inanışında rastlanıyor. Tespihin ataları Hindistan'dan doğuya, sonra Ortadoğu'ya, en sonunda da Avrupa'ya yayılıyor. Tespihin kullanış amacı Müslümanlık, Hıristiyanlık (Katolik), Hinduizm ve Budizm'de aynı olup hepsinde de duaları ve dualar arası bölümleri saymada kullanılır. 

Tespihin İslam dünyasında ne zamandan beri kullanıldığı kesin olarak belli değildir. Hz. Muhammed'in tespih taşıdığına dair bir kayıt yoktur. Hatta belki Osman Gazi, belki de Fatih Sultan Mehmet'de tespih kullanmadılar. Arşivlerde tespih ile ilgili bilgilere ancak 16. yüzyılın sonlarına doğru rastlanmaktadır. 

Ne var ki, Hz. Muhammed zamanında namaz ve dua sırasında hurma çekirdeği veya çakıl taşı kullanıldığı bazı hadislerden anlaşılmaktadır. İslam'da Peygamber'in namaz kılarken sünneti olan 'Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahüekber' kelimelerini 33'er defa tekrarlamanın hangi tarihte başlayıp, yayıldığı da bilinmiyor. 

Yüce Yaratıcı'ya 99 ayrı isim veren İslami anlayış, onu anarken, her isim için bir işaret olmak üzere ipe dizdiği bu 99 taneli şeye de 'tespih' adını vermiştir. Çeşitli malzemelerden yapılan tespihteki tane sayısı 33, 99, 500 veya 1000 olabilir. 

500 ve 1000'lik tespihler daha ziyade tekkeler ve dergahlarda zikr için kullanılırlardı. Tekke şeyhleri, hastaları veya bir muradı olanları, iyileşmeleri veya muratlarının olması için bu tespihlerin içinden geçirirlerdi. 

Tespih çekmek, tespih tanelerini birer birer işaret parmağı ile baş parmak arasından geçirmektir. Ancak günümüzde tespihi bir oyuncak veya el alışkanlığı olarak kullananlara, sallayarak veya çeşitli figürler meydana getirerek dolaşanlara, hatta tuttukları futbol takımının renklerine göre yapılmış tespihleri çekenlere sıkça rastlanmaktadır. 

Aslında tespih çekmek din adamlarına özgü bir davranışmış gibi algılanır ama halk arasında da neredeyse bir alışkanlık haline gelmiştir. Tespih çekmenin daha çok kırsal kesimlerde yaygın olmasının nedeninin tespihin boş elleri meşgul edebilme özelliği olduğu ileri sürülüyor. Sıcak ayları tarımsal çalışma ile geçiren, sürekli ellerini kullanmaya alışmış kişilerin kış aylarında bu boşluğu tespihle doldurduklarına inanılıyor. 

Günümüz biliminin tespih çekme alışkanlığına bakış açısı biraz değişik. Bilim insanları, beynimizin, çalışma yaşamının güçlükleriyle, sorunlar, endişeler ve korkularla sürekli baskı altında tutulduğunu, bunun sonucunda sinir hücrelerinin aşırı yorulup yıprandığını ve beynimizi rahatlatmak, onu özgür bırakmak, dikkatimizi başka tarafa yöneltmek için tespih çekmenin çok etkili ve faydalı olduğunu söylüyorlar.






KATALİN



KRAL AĞACI




ZEYTİN AĞACI




KUKA





GÜMÜŞ İŞLEMELİ OLTU





OSMANLI KEHRİBARI




PALMİYE





PELESENK AĞACI




SİYAH SIKMA




 YILAN AĞACI





ÇEŞMİ BÜLBÜL

6 Nisan 2012 Cuma

KEHRİBAR NEDİR?

Kehribar, Takribi Olarak 45 ila 345 Milyon Yıl Önce Dünya Üzerinde çok geniş alanlar kaplayan tropik ve yarı tropik ormanlardaki ağaçların salgıladığı reçinenin taşlaşmış Sûretteki Fosilleşmiş halidir. Reçine, ağaçların bir korunma mekanizmasıdır. Ağacın gövdesi veya dalı herhangi bir şekilde zarar görürse (atmosferik koşullar, yaşlılık veya iri hayvanlar v.b. dış etkenler), yani kırılıp, yarılırsa kabuksuz dokuların dış etkenlere dayanıksız olduğu bir bölge açığa çıkar. Bu durumda reçine salgılanarak, taze yüzeyin kapatılarak iyileştirilmesi Sağlanılır. Bu reçine, onu salgılayan ağaçla birlikte veya tek başına genellikle sellenme ile lagün delta, veya denizel ortama taşınır. Burada sediment (kırıntılı malzeme) lerle birlikte gömülür. Milyonlarca sene boyunca ortama taşınan, bazen yüzlerce metre kalınlık oluşturan çökel malzeme altında kalan reçine, basınç ve sıcaklık koşulları altında sertleşerek kehribara dönüşür
KEHRİBARIN FİZİKSEL - KİMYASAL ÖZELLİKLERİ
 Kehribar bir mineral olmadığından sabit bir kimyasal formulü yoktur ancak C10 I H16 I O4 şeklinde bir kompozisyon verilebilir. Yapısındaki ana elementler olan C%67-87, H%8.5-11, O%15, S%0-0.46 oranlarında olabilir. Özgül ağırlığı 1.05-1.30 gr/cm3 tür. Tamamen saydam Kehribarın özgül ağırlığı 1.1 gr/cm3 tür. Beyaz renklisinin özg. Ağ.ı 0.90-0.96 gr/cm3 tür ki özgül ağırlığı 1 olan saf suda yüzebilir. Kehribar %10 oranında tuz bulunduran suda yüzecek kadar hafiftir.Sertliği Mohs sertlik cetveline göre 2.5-3 tür. Kehribarın sertliği, özgül ağırlığı ve kimyasal formulü bulunduğu jeolojik koşullara bağlı olarak lokasyondan lokasyona küçük farklılıklar gösterebilir. Sertlik Baltık bölgesinde 2-2.5, Dominikte 1-2 olup Burma (Myanmar) da 3 civarındadır. Turuncu, sarı, kırmızı, kahverengi, konyak rengi, bal rengi, altın rengi, kemik rengi, siyah, renksiz, mavi ve yeşil renklerde bulunabilir. Kehribarın 256 farklı renk tonu katalog haline getirilmiştir.Kehribar hafifçe ısıtılırsa reçine kokusu duyulur, 150 °C' e kadar ısıtılırsa yumuşar, 375 °C civarında ise parlak, dumanlı bir alevle, hoş bir çam reçinesi kokusu çıkararak yanar. Milattan önce 600 lü yıllarda Milet'li Thales kehribarın yünlü kumaş, post gibi yüzeylere sürtüldüğünde kıvılcım çıkarttığını görmüş, sonra onun saç teli, saman, odun kıymığı gibi hafif maddeleri kendine çektiğini gözlemiştir. Bu özellik 2000 yıl gizemini korumuş ancak 1600 lerde Dr. William Gilbert kehribarın manyetik özelliğini araştırmış ve eski Yunan'da kehribarın ismi olan ''Elektron'' dan esinlenerek elektrik sözcüğünü ilk kullanan bilim adamı olmuştur

Damla Kehribarı

Deniz Aslanı Dişi

Fildişi Tesbih